Perşembe, Eylül 28, 2006
Çarşamba, Eylül 27, 2006
DURU
İşte bu da küçük canavarımız Duru. Ablasının tam bir taklitçisi, tıpkı onun gibi kokoş. Saç tokalarını parmağına yüzük yapıyor, ablasının simli tacını takıp iltifat bekliyor. Çok güzel olmuşsun prenses demezsen hemen çıkarıp atıyor. Bir saniye yerinde durmuyor. Kaşla göz arasında koltuk tepelerine tırmanıp, yere doğru dalış yapıyor. Mutfaktayken çöpü karıştırmaktan acayip büyük bir keyif alıyor, hele bir de çayın posasını çöpe yeni döktüysem ,o üstünü başını batırmadan, çayları mıncıklamadan ayrılmıyor. Ne yaparsan yap engel olamıyorsun. Artık yürüyebildiği halde ( bu arada 23 eylülde tek başına yürüyebildiğini keşfettik) parmaklarımızı yakalayıp bizi iki büklüm koşturuyor. Çeşmeleri açıp her yerini ıslatıyor.
Küçük kuzunun saçları da uzadı. Bizde onun saçlarını Taş devrinin Çakıl'ı şeklinde topluyoruz. Sol omuzununda doğduğunda küçük olup, onunla beraber büyüyen bir beni var. Sevimli duruyor değil mi?
Salı, Eylül 26, 2006
Cuma, Eylül 22, 2006
İşte Bunlar Benim Prenseslerim
İnsanın iki kızı birden olması ne kadar güzel bir duyguymuş. Hele ilk çocuğu Cansum gibi bir kızsa, insan daha da şanslı oluyormuş. Ben de bunu, Duru doğduktan sonra anladım. İşte bu ablaların ablası Cansu. Eğer o olmasa Duru canavarıyla tek başımıza baş edemezdik. Canım Cansum sabahları küçük canavar erkenden kalktığından, sırf biz biraz daha uyuyabilelim diye, onu kaptığı gibi salona götürüyor ve Danino yedirerek susturuyor.Bakın yanda görüldüğü gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)